28 Haziran, 2007

Sit. Rep.

Bir şeyler yazayım diyordum zaten ne zamandır, şimdi bir yazasım geldi an itibarı ile ne gelişmeler oldu diye.

Öncelikle akışkanları 50'yle geçtim dolayısıyla yaz okuluna felan gerek kalmadı şimdiden resmen 4.sınıf öğrencisiyim. Nihayet seneye bitiyo sanırım okulum, 2 sene aradan sonra okula tekrar devam etmek garip olucak. Öğrencilerin %99 unu tanımadığım düşünüldüğünde pek hoş olmiyicağı kesin gibi ama bakalım yüzdük yüzdük kıuyruğuna geldik artık.

Yarın sabahtan yeni bilgisayarım gelicek sanırım, şu an kargoda kendisi. Bi dönem zombi modeli takılıcam sanırım onca oyunu güzel grafiklerle oyniyicam diye.

Son sınavımdan bir gün sonra okulda sınavların bitiminin son günü hiç alışık olmadığımız bir şekilde peyzaj mimarlığının serasında bölümün düzenlediği partimsi birşey oldu (Parti oldu aslında da itiraf edemiyorum kendime, kelimeye sinir olduğum için). Günün ilerleyen vakitlerinde zaten içme planımız olduğu için önce bi orda içelim madem gibisinden hepberaber önce bir oraya uğradık hocalarımız da vardı oturduk içtik içtik ve içemedik çünkü biralar bitti. Onca adama o kadar bira az tabi biz 5 er tane içtik 5 kişilik grubumuz olarak küçük 33cl lerden de tabi kesmedi. Bu sene mezun olan 4 lerin çoğunluğunu oluşturduğu grup (
Zihni Bulanık sanırım hala isimleri) voltaj gitmelerine rağmen bizi eğlendirdi güzel güzel şarkılarla, muhabbet de güzel olunca açık havada içmesi gibisi yok zaten. İlerleyen ve ayrılmamıza yakın zamanlarda hadi oyun oynayalım diye kalkındı insanlar bizde Ferdi Mehmet ve Ben gönüllü fırladık bizim gruptan. Bir noktaya kadar koşup kafanı ordaki bir çubuğun üstüne koyup 5 tur atıp sonra geri koşmaya başladığın noktaya dönüp arkadaşının eline vurmak suretiyle sıranı devrettiğin, dışardan çok kolay görünen içine girince insanın allahını kaydıran güzel bir oyunmuş. Artık biranın etkisiyle miydi yoksa normalde de öyle mi olur bilmiyorum ama o 5 turdan sonra kafanızı kaldırdığınızda dünya apayrı gözüküyo gözünüze. Çok zevkliydi, ama ben çok rezildim bunu eklemeden geçmiyim. Neyse özetlersek 5 senedir gıda mühendisliği bölümünde geçirdiğim en güzel günü geçirdim. Devamı gelir umuyorum ki yeni nesiller de sebeplensinler.

Uykum geldi bir şeyler daha yaziyim diyordum da oda sonraya kalsın bari.

Ayrıca blog yazarken hala samimi ya da msnde arkadaş arasında kullandığım "yapıyom, ediyom" modeli konuşmayla "yapıyorum, ediyorum" modeli arasında bi kullanım karmaşası yaşıyorum. Biri sanki fazla ciddi gelirken diğeri de fazla laçka geliyor (mesela burda geliyo yazmayı daha uygun buluyorum aslında). Pek bi önemi yok aslında ya yazayım dedim.

Neyse ben yatıyorum artık. Ne yazıcaksam bi sonraki postuma.

12 Haziran, 2007

Kantır

Ta geçen sene counter hesabı almışım ama buraya eklememişim. Mail gelmiş ordan bugün "Napıyonuz?" diye öyle farkettim bende. Şimdi onu ekledim aşşağıya, yaz gelince blogla uğraşasım geldi nedense yeniden, bi boka da yaradığı yok ama işte naparsın uğraş işte.

08 Haziran, 2007

Oy oy

Şu sınav dönemlerim olmasa buraya hiç işim düşmeyecek herhalde. Bi önceki posttan bu yana neler oldu özetlersek:

  • O kadar ot gibi hissetmiyorum artık kendimi. Yaz dönemi gelince ankaradaki arkadaşlarımla dışarı çıkma sıklığımın artmasının ve geçen hafta askerden dönen 2 arkadaşımı görmenin etkisi var tabi ama daha çok kendi kendine bi çözümleniş sözkonusu kafamda.
  • Sınavlardan Akışkanlar Mekaniği vizem berbat Temel İşlemler vizem süper geçti (süper dediğim de anca 70 aldım ha) şu tarihlerde ikisinin de finallerine girip çıkmış biri olarak daha bi apdeyt geçersem kesin Temel İşlemlerden geçiyorum diğerinden de kesin kalıyorum (Bugün oldu sınavı, o yüzden oy oy zaten başlık) yaz okulu yolları bu sene gözüktü
  • Yok arkadaş iyiki gitmişim geçen sene avrupaya. Bi daha bu konuda yormiyicam kafamı
Neyse apdeyt kısmını geçer de yeni ne yazıcağıma gelirsek. Neler olucak bakalım önümüzdeki dönemde. Yaz okulu olucak bikere onu yukarıda da söylemiştim. Sınavların bitmesiyle bilgisayarıma upgrade gelicek nihayet 4 sene sonunda. Hala celeron 1.7 yle cebelleşiyodum burda, c2d 2.13ghz e geçiyorum ilaç gibi gelicek eminim ki. Arada Dharganların yanına Adanaya gitmek dışında sanırım evde oturup yaz okuluna devam ettiğim bi yaz olucak. Geçen senenin temposundan sonra yavan kalıcak artık ama o zirveydi zaten bi daha öylesi zor...

Bu yaz döneminde geçen sene geldiğimde aslında yazıp bitirmiş olmam gereken gezi defterimin bilgisayar ortamına geçirilmesi işlemini yapsam iyi olucak gibime geliyo daha bastırması var birde onu, neyse hallolur bi şekilde eğer üşenmessem. Yine bilgisayar başından kalkabilirsem bu yaz adam gibi kitap okuyim diyorum da şimdi bile inandırıcı gelmiyo. Hele bide Upgrade den sonra başından kalkmam zor gibime geliyo bilgisayarın ama neyse bakıcaz.

Yine bu seçim dönemine kadar sosyal demokratlar yüzünden kafayı yemessem bidaha hiç yemem herhalde. Gündemde seçim yokken hepsi sus pus oturuyodu celallendiler şimdi. Evde eski solcu(şimdi sosyal demokrat) vs. solcu tartışmalarımız artık ayyuka çıktı. Karşında birde adam gibi argümanla tartışmayı bilmeyen gerçekte sosyal demokrat bile olmayan bir despot olunca ancak kafayı yedirtiyolar bana. Seçimler olsa bi kurtulucam şunlardan.

Birde şu önümüzdeki seçimlerde şu AKP hükümetinden kurtulmayı en çok isteyenlerden biri de ben oldum çıktım şu dönemlerde. Etrafta türeyen Fredinin deyimiyle "Tek politikliği Tayyip esprisi yapmak olan nesil" azıttı coştu, bu da benim sinirlerimi bozmaya başladı. Sanki bütün düzen doğru herşey normal. Aslında aç yok olan da bu adam yüzünden aç, işsizlik yok işsiz olan da bu adam yüzünden oldu. Başımıza domates geldiğinde olanlara bakıp hah buyrun ne farkı var ikisinin arasında demeyi dört gözle bekliyorum. Kendimi kandırdığımı da biliyorum onca balık hafızalı dolanırken ortada ama neyse, burjuva parlementer rejimle birşey yürümeyeceğini bakalım başkaları ne zaman anlıyıcak.

Neyse öyle yani şimdilik de bu kadar sonra tekrar görüşmek dileğiyle.

Not: Yan tarafa yenilik yaptım last.fm widget ı koydum. Pek güzel oldu!

29 Mart, 2007

Tükürme vakti

Evet yaklaşık 9 aylık bi aradan sonra ağzıma sanırım yine bişeyler birikti ki tükürme ihtiyacı duyuyorum. Neyse ki zaten böyle zamanlarda bi yazayımda kurtulayım diye açmıştım burdaki hesabı da, görevini yerine getirme vakti yeniden geldi çattı.

Neden tükürme ihtiyacı duydum? Sınavların yaklaşması bunda en büyük etken tabi ki. Bunca geçen sürede tabi burda belirtmedim ama ilk dönem alttan dersim kalmadı artık elimde sadece 2 ders var "Akışkanlar Mekaniği" ve "Temel İşlemler 1" tabi bunlar alttan olanlar bir dolu da 3.sınıf dersim var ama neyse bi şekil halledicez nasıl olsa bunlarıda. Geçen yaz avrupa gezisi mi? Yoksa yaz okulu mu? Şeklinde arada kaldığım ikilemi hayatta ele geçicek az sayıda fısattan biri olarak değerlendirip avrupa gezisine çıkmamış olsaydım şayet şu anda zaten 4.sınıf olucaktım. Bu yüzden aslında fazla stres yapmama gerek kalmadan rahatça sınavlara girebilirim ama nedense kazın ayağı öyle değil.

Nihayetinde öyle yada böyle dış etkenler olsa da kendi kazmalıklarım yüzünden 2 kere okulu uzatmanın acısını şimdi şimdi çekiyorum. Başta "Önemli değil" , "Ne Olucak Canım" rahatlığında hareket edebilirken şu anda bunu bu rahatlıkla yapamıyorum. Sürekli kendime yukarıda bahsettiğim yaz okulu tatil arası seçim olayını sorup doğru bir iş yapıp yapmadığımı sorgular hale geldim. Evet harika bir yaz geçirdim, evet belki birdaha hayatım boyunca hiç gidemiyiceğim yerleri gezdim ve gördüm ve bunlar sayesinde her bu seçimle ilgili kafamı kurcalayan sorulara evet yaptığımdan memnunum cevabını rahatça verebiliyorum.

Neyse aynı şeyi 2 paragraf boyunca geveledikten sonra sadede gelirsek bu soruyu sürekli sormamın sebebi artık okulum olan yerin artık okulum olmamasından kaynaklanıyor. Nerdeyse tüm arkadaşlarımın mezun olup gitmesinin insan üstünde böyle büyük etkisi olucağını tahmin etmiyordum. Son günlerde herkese bunları söyler oldum zaten okulumu sevmezdim ama en azından arkadaşlarım dediğim çoğuyla öyle derin derin muhabbetimiz olmasa bile yüzlerini görünce gülümsediğim havadan sudan lak lak konuştuğum yada canın sıkıldığında neşeli olduğunda hep yanına gidip "Naber Aslan" dediğim en bi yakın arkadaşını okulda göremeyince insanın oraya gidesi gelmez oluyor. Hala yine Aslan kadar sevdiğim 3-4 insanın şu anda okulda oluşuyla avunuyorum ama seneye onlar da gidince tek başıma ne yapıcam kara kara bunları düşünüyorum.

Bi zamanlar (yaklaşık 9 ay önce) 2.evim diyebildiğim bir yerin şimdi gözüme bu kadar yabancı gelmesi kadar kötü birşey yok. Ne o bahçedeki elma ağacı altında oturan insanlar olmadığında birşeyler ifade ediyor artık gözüme ne de çok sevdiğim dandik masalı dandik sandalyeli saatlerce muhabbet ettiğimiz satranç oynadığımız kantinimiz. Etrafta tanımadığım bir sürü insan dolanırken suratıma "Bu kim ya?" der gibi bakarken "Yeter ulan siz yokken ben vardım buralarda Ünlem Dağılın ÜnlemÜnlemÜnlem" diye bağırasım geliyor ama yapmıyorum tabi deli sanmasınlar sonra iyicene.

Neyse bu biriken tükürüğün bi kısmıydı diğer kısıma gelirsek ki bu yukarıdaki olaylardan bağımsız da değil. Artık evde oturmaktan baygınlık geldi. İçim çürüyor gibi hissetmeye başladım artık. 23 yaşında kendimi 50 yaşına gelmiş ununu elemiş eleğini duvara asmış gibi hisseder oldum. 2 sene önce eve yatmak dışında uğramadığım zamanları düşünüp şimdi evden haftanın 1 günü okula gitmek için çıktığımı görünce kendime nasıl küfrediyorum anlatamam. Elbette ki dışarıda birlikte olucağım arkadaşlarım olmadan bunu yapmanın ne kadar mantıksız olduğunu biliyorum(En azından benim gibi tek başına çıkıp dolanmayı sevmeyen birisi için) ama üzüntüm zaten kendi isteğimle ilişkimi kestiğim insanlara dair değil, üzüntüm mezun olup giden bi derece kardeşim gibi olmuş insanlara karşı. Şu yaşadığım boşlukları düşününce aklıma "Yazın yaşadığın 30 gün bu bütün seneni doldurmaya yetti mi Enis?" sorusu geliyor tabi ki sıklıkla. Her seferinde Evet diyebilmeme rağmen bu kadar çok bu soruyu kendi önüme sürekli getiriyor olmam ne kadar içtenim acaba bu evetlerde diye de sorduruyor.

Neyse şimdilik bu kadar yeter sanırım sınavlarıma 1 hafta kalmışken bunları yazmaya başlamışsam tahminim zaten şu aralar tükürük çanağımın baya bi dolucağını söylüyor. İçimden yazmak gelirse daha patlayamadığım başka konularda da tükürmeye devam edicem.

Bide tabi şunu eklemeden edemiyicem tükürmeye başlamamdaki yardımlarından ötürü "Brian Tyler - Inama Mushif" e teşekkürlerimi borç biliyorum. Children of Dune adlı Frank Herbertın Dune serisinin sci-fi channel tarafından çekilen mini dizisinin soundtrackinde bulunuyor kendisi. Dizi hakkında belki sonra yorum yaparım ama bu şarkı tek başına beni seriyi ilk okuduğum lise yıllarıma götürdüğü için şaftımı kaydırmış durumda haliyle. Şimdi o zamanları düşünüp yaptığım salaklıklar aklıma geldikçe dahada zıvanadan çıkar hale geliyorum.

NEYSE ekliyicem diyip konuyu daha da uzatmadan bitiriyorum sonraki tükürüklerde görüşmek dileğiyle.

27 Haziran, 2006

Mezuniyet V + Bonus

Artık dağılıyoruz son. Mekanda son fotolar çekiliyor.

Ha birde sona bonus resim ekledim :)


Ben ve Mehmet

Yücel ve Mehmet

Aslan ve Mehmet. Yalnız dikkat ettimde mehmet sabit kalmış herkezle resim çekilmiş. Makine sözde benim.



Budaaa budaaa bıcırık, yaramaz, sevimli kedicik !!!

Öyle resimlerin arasında duruyomuş onuda atıyim dedim. Mousepad olarak 1.sınıf genel mikrobiyoloji ders notlarımı kullanıyorum evet.

Mezuniyet IV (A Toilet Adventure)

Tuvaletten güzel resimler :P


Mehmet "Polat" pozuyla

Yücel ve Aslan...

Aynadan kendimi adam gibi çekme çalışmalarım...

Hala kasıyorum

Nispeten iyi oldu.

Mezuniyet III

Devam ediyoruz...


Eyleşen bir toplam

Yine eyleşen bir toplam. Çok fazla resimde görünüyor pembeli kız Funda

Önden resim çekilirken arkadan resmi çekilen toplam

Ben!!!!